Egzersiz & Fitness |
Merhaba,
Bu hafta blog yazımda kadın sağlığı açısından hormonal regülasyonlar üzerine egzersizin bilimsel temelli etkileri üzerine konuşacağız. Yaşı ne olursa olsun kadınların yaşamları boyunca yaşadıkları hormonal değişiklikler kadın biyolojisi açısından olağandır. Bu değişen hormonal etkiler bazı zorlukları ve dezavantajlı durumları da beraberinde getirmektedir. Bu bağlamda hemen her yaş kadınlar için yaşam kalitesini artırmak, sahip oldukları biyolojik ve anatomik karakteristikler özelinde simbiyotik bir yaşam formu oluşturmak son derece kritik bir öneme sahiptir. Kadınlar açısından yaşa ve yaşantıya bağlı olarak hormonal dalgalanmaların yönetilmesinde egzersizin nasıl bir etkiye sahip olduğunu birlikte inceleyelim. Yaşa göre kadın hormonları (östrojen, progesteron ve testosteron) kaynaklı fizyolojik değişiklikleri yönetmede yaşamın hemen her aşamasında en etkili araçlardan biri egzersiz katılımıdır.
Kadınlarda menstürasyon görülmesi biyolojik değişim süreçlerinin en belirgin olduğu dönem olarak düşünülebilir. Tipik olarak, menstürasyonun görüldüğü ilk döneme “menarş” görülmediği dönemin başlangıcına da “menopoz” denilmektedir. Bu bağlamda, menstürasyon döngüleri (MD) kadın fizyolojisi ve biyolojisinin ritmi açısından son derece kritiktir. MD göreli bir şekilde değişmekle beraber ortalama 28 gün (bu süre 21-40 gün arasında değişebilir) ve genel olarak 3 farklı fazda görülmektedir (1,2,3). Bu fazlar;
Foliküler faz: Progesteron ve Östrojen seviyesi düşüktür.
Ovaluasyon faz: Östrojen seviyesi yüksek ve progesteron düzeyi düşüktür.
Luteal faz: Yüksek öströjen ve progesteron seviyesi görülür.
Bilimsel literatürde, MD boyunca değişen östrojen ve progesteron konsantrasyonlarının kardiyovasküler, solunum, metabolik ve nöromüsküler parametreler de dahil olmak üzere birçok fizyolojik sistem üzerinde sayısız farklı ve karmaşık etki yarattığı vurgulanmıştır (4,5,6). Ancak, MD’nin egzersiz katılımı ve performans seviyesi üzerine etkileri konusunda literatürde tam bir fikir birliği henüz oluşmamıştır. MD’nin erken foliküler fazında görülen düşük östrojen ve progesteron seviyelerinin egzersiz performansını olumlu/olumsuz etkileyebileceği dair öne sürülen bir dizi mekanizma bulunmaktadır. İleri sürülen bu mekanizmalar arasında, östrojenin anabolik etkilerine ek olarak glikojen alımını arttırma ve glikojen depolarını koruma potansiyeli gösterilmiştir (7,8). Ek olarak, egzersize bağlı ortaya çıkan kas hasarına karşı koruma sağlama ve inflamatuar yanıt potansiyelini değiştirme kapasitesi olduğu da öne sürülmüştür (9). Ayrıca östrojenin nöro-uyarıcı etkilere sahip olması, bu sayede inhibisyon süreçlerini azaltmada ve istemli kas aktivasyon düzeyini arttırmada etkili olabileceği düşünülmüştür (6). Bu mekanizmalar özelinde menstüral döngülerin farkında olmak egzersiz deneyiminin optimize edilmesi için son derece kritiktir.
Ayrıca, bilimsel çalışmalar, hemen her yaş grubundaki kadınlar için düzenli egzersiz katılımı sergilemenin hem kemik mineral yoğunluğunu artırmada hem de vücut yağı ile yağsız kas kütlesi arasında sağlıklı bir dengenin korunmasına yardımcı olacağını ifade etmektedir. Ayrıca, kadınlarda düzenli egzersiz katılımı ile yağsız kas kütlesi artışına eşlik eden kemik yoğunluğu artışının karakterize olduğu da vurgulanmıştır (10,11,12,13,14). Bu bilgiler özelinde hemen her yaştaki kadınlar için düzenli egzersiz katılımı yapmak son derece önemli bir konudur. Egzersiz katılımı sergilerken MD özelinde belirli stratejileri benimsemek ve bu döngülere özgü yüklenme yoğunlukları ve egzersiz modaliteleri tercih etmek akılcı olacaktır.
MD özelinde Egzersiz Kılavuzu (15,16,17):
Sonuç olarak, hemen her yaş kadın için sağlıklı ve kaliteli bir yaşam için egzersiz katılımı önemlidir. Bu bağlamda, düzenli olarak farklı egzersiz modalitelerinde ve yoğunluklarda egzersiz katılımı sergilemek hem fiziksel hem de zihinsel sağlığın korunması ve sürdürülmesini sağlayan hormonal regülasyonlar için kritik olabilir.
Unutmayın! Hayat sağlıklı ve zinde olunca güzel…
Prof.Dr. Emin KAFKAS
Hardline Akademi Başkanı
Referanslar